Röportajlar
Elif Karakuş: Kybele Wellbeing Academy Kurucusu
Kybele Wellbeing Academy’nin kurucusu Elif Karakuş, aynı zamanda bir gıda mühendisi. Hayatındaki misyonunu “yaratımlarımla bilgeliğimi ve yaşam enerjimi paylaşan kadın vizyoner bir lider olmak” olarak tanımyayan ve liderlik, cesaret, dayanışma, sağlık ve aileyi ön planda tutan başarılı girişimci ile markası üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik…
Markanızın kuruluş hikayesi nedir? Bu yolculuğa çıkmanızdaki motivasyonlar nelerdi?
Bir gıda mühendisi olarak, sağlıklı yaşam ve beslenme konularına olan ilgim ve farkındalığım her zaman yüksekti. Ancak, markamın doğuşu, küresel bir kriz olan COVID-19 pandemisiyle derinden etkilendi. Pandeminin yarattığı belirsizlik ve kısıtlamalar döneminde, birçok insan gibi ben de sağlığın ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha anladım. Bu dönemde, hem kendi sağlığımı korumak hem de bu zorlu süreçte başkalarına destek olabilmek amacıyla, sağlıklı yaşam rutinlerime daha fazla odaklandım.
Bu süreçte, Kenya’dan Etiyopya’ya uzanan bir dizi iş seyahati gerçekleştirdim. Bu seyahatler, sadece iş odaklı değildi; aynı zamanda farklı kültürlerin wellbeing yaklaşımlarını ve doğal kaynaklarını yakından gözlemleme fırsatı sundu. Bu deneyimler, özellikle bağışıklık sistemini destekleyen ve zihinsel sağlığı güçlendiren doğal ürünler konusunda derin bir bilgi birikimi edinmemi sağladı. Kendi kullandığım ve faydasını gördüğüm bu ürünler, pandemi döneminde hissettiğim korkuyu, bilgiye, deneyime ve en önemlisi başkalarına faydalı olma arzusuna dönüştürmemde kritik bir rol oynadı.
Bu dönemde edindiğim farkındalık ve deneyimleri daha bilimsel bir temele oturtmak amacıyla Beslenme ve Diyetetik alanında yüksek lisans yapmaya karar verdim. Bu eğitim, özellikle bağırsak-beyin aksı ve beslenmenin bu eksen üzerindeki derin etkileri konusunda uzmanlaşmamı sağladı. Modern bilimsel verilerle geleneksel bilgeliği birleştirerek, insan sağlığına bütüncül bir bakış açısı geliştirdim.
Tam da bu aşamada Anadolu’nun bereketli topraklarından ve Kybele Tanrıçası’ndan aldığım ilham ile , 2022 yılında kendi şirketimi kurdum, edindiğim bilgi, deneyim ve tutkuyu daha geniş kitlelere ulaştırma kararı aldım. Amacım, sadece ürün satmak değil, aynı zamanda insanlara sağlıklı yaşam konusunda rehberlik etmek, bilinçlendirmek ve wellbeing’lerini desteklemektir. Bu yolculuk, kişisel bir dönüşümün ve topluma faydalı olma arzusunun bir sonucu olarak başladı ve her geçen gün daha da anlam kazanıyor.

Wellbeing kavramını markanızın temelinde nasıl tanımlıyorsunuz?
Kybele Wellbeing Academy’nin temelinde yatan wellbeing anlayışı, bireyin kendi yaşamının tam anlamıyla lideri olmasıdır. Günümüzde, bireylerin birbirlerinden beklentilerle ilişkilerini zayıflattığı, dışsal faktörlere bağımlılığın arttığı bir dönemde yaşıyoruz. Oysa gerçek wellbeing, içsel bir güçten, öz farkındalıktan ve kendi potansiyelini gerçekleştirme arzusundan doğar. Bizim için wellbeing, bireyin kendi hayatının sorumluluğunu cesaretle üstlenmesi, içsel dengeyi bulması ve her gün en iyi versiyonuna doğru adım atmasıdır.
Bu anlayış, kadim bilgeliğin ve modern bilimin sentezinden doğmuştur. Kybele adını, doğanın ana tanrıçası, bereketin, şifanın ve doğurganlığın sembolü olan Kibele’den almaktadır. Bu isim, markamızın temel felsefesini yansıtır: doğanın ritmine uyum sağlamak, içsel kaynaklarımızı keşfetmek ve bütünsel bir iyilik hali yaratmak.
Wellbeing’i sadece fiziksel sağlıkla sınırlı görmüyoruz. Zihinsel, duygusal, sosyal ve spiritüel boyutları da kapsayan bütüncül bir yaklaşımla ele alıyoruz. Bu nedenle, Kybele Wellbeing Academy olarak sunduğumuz tüm hizmetler ve ürünler, bireyin bu dört boyutta da dengeli ve uyumlu bir yaşam sürmesine katkıda bulunmayı hedefler.
Bizim için wellbeing, bir varış noktası değil, sürekli bir yolculuktur. Her bireyin bu yolculuğu kendine özgüdür ve biz, Kybele Wellbeing Academy olarak, bu yolculukta bireylere rehberlik etmeyi, onları desteklemeyi ve potansiyellerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olmayı misyon edindik. Amacımız, bireylerin kendi içlerindeki gücü keşfetmelerini, öz şefkatle kendilerine yönelmelerini ve böylece hem kendi hayatlarına hem de çevrelerine pozitif bir etki yaratmalarını sağlamaktır. Çünkü biliyoruz ki, kendi hayatının lideri olan bireyler, daha sağlıklı, daha mutlu ve daha anlamlı bir yaşam sürerler ve bu da toplumsal wellbeing’in temelini oluşturur.
Markanızın misyonunu gerçekleştirmek için hangi değerleri ön planda tutuyorsunuz?
Kybele Wellbeing Academy olarak, misyonumuz olan bireylerin ve dolayısıyla dünyanın iyilik haline hizmet etme yolculuğumuzda, bizi yönlendiren ve pusulamız olan temel değerlerimiz var. Bu değerler, sadece sözde kalmıyor, her adımımızda, her kararımızda ve her etkileşimimizde kendini gösteriyor.
Öncelikle, Adımızı aldığımız Ana Tanrıça Kibele’nin bilgeliği, doğayla uyum, bereket ve şifa enerjisi, tüm çalışmalarımızın temelini oluşturuyor. Bu miras, bize doğanın ritmine saygı duymayı, içsel kaynaklarımıza yönelmeyi ve bütüncül iyilik halini desteklemeyi öğretiyor.
Sadece bir marka olmakla kalmayıp, wellbeing alanında bir lider bir marka olmayı hedefliyoruz. Bu liderlik anlayışı, cesaretle yeni yollar açmayı, ilham vermeyi, dönüştürücü bir etki yaratmayı ve başkalarına da liderlik etmeleri için ilham vermeyi içeriyor.
Bireylerin kendi içsel yolculuklarında kendilerine karşı nazik ve anlayışlı olmalarını destekliyoruz. Hata yapmanın insan olmanın bir parçası olduğunu kabul ediyor ve öz şefkatin iyileşmenin ve büyümenin temel taşı olduğuna inanıyoruz.
Tüm ilişkilerimizde dürüstlük, şeffaflık ve etik değerlere bağlılık ön planda. Kendi özümüzle ve değerlerimizle uyumlu bir şekilde hareket ediyor ve otantik bir deneyim sunmayı hedefliyoruz.
Wellbeing alanı sürekli değişiyor ve gelişiyor. Bu nedenle, sürekli öğrenmeye, kendimizi geliştirmeye ve yenilikçi yaklaşımlar benimsemeye önem veriyoruz. Bilimsel araştırmaları ve kadim bilgeliği birleştirerek, en etkili ve güncel çözümleri sunmayı hedefliyoruz.
İnsanların birbirleriyle bağlantı kurmasının, desteklemesinin ve birlikte büyümesinin önemine inanıyoruz. Kybele Wellbeing Network etkinlikleri ile kapsayıcı, destekleyici ve ilham verici bir topluluk oluşturmayı hedefliyoruz. Bu topluluk, bireylerin kendilerini ait hissettikleri, desteklendikleri ve potansiyellerini ortaya çıkardıkları bir alan yaratıyor.
Misyonumuz, bu değerler ışığında, bireylerin ve dolayısıyla dünyanın iyilik haline katkıda bulunmak ve wellbeing alanında öncü ve lider projelerle ilham kaynağı olmaktır. Bu sadece bir hedef değil, aynı zamanda kalbimizden gelen bir çağrı ve adanmışlığımızdır.
Ürünleriniz veya hizmetleriniz hangi ihtiyaçlara çözüm sunuyor?
Günümüz dünyasında, doğal afetler, ekonomik dalgalanmalar ve küresel krizler gibi beklenmedik olaylar, bireylerin ve kurumların üzerinde önemli bir baskı yaratıyor. Bu durum, kaygı, stres, iş-yaşam dengesizliği ve genel bir wellbeing düşüşü gibi sorunlara yol açabiliyor. Kybele Wellbeing Academy olarak, bu zorlu koşulların yarattığı ihtiyaçlara bütüncül ve etkili çözümler sunuyoruz.
Hizmetlerimiz, bireylerin ve kurumların aşağıdaki temel ihtiyaçlarına odaklanıyor:
Stres Yönetimi ve Duygusal Dayanıklılık: Yaşadığımız çağın getirdiği yoğun stres ve kaygı ile başa çıkabilmek, duygusal dayanıklılığı artırmak ve zihinsel wellbeing’i desteklemek en önemli önceliklerimizden. Sunduğumuz nefes teknikleri eğitimleri, meditasyon pratikleri ve farkındalık çalışmaları, bireylerin stresle daha etkili bir şekilde başa çıkmalarına, duygularını düzenlemelerine ve içsel dengeyi bulmalarına yardımcı oluyor.
İş-Yaşam Dengesi ve Performans Optimizasyonu: Modern iş yaşamının talepleri, bireylerin iş ve özel yaşamları arasında sağlıklı bir denge kurmalarını zorlaştırabiliyor. Wellbeing eğitimlerimiz ve koçluk hizmetlerimiz, bireylerin bu dengeyi yeniden sağlamalarına, enerjilerini doğru yönetmelerine, üretkenliklerini artırmalarına ve potansiyellerini tam olarak ortaya çıkarmalarına destek oluyor.
Bütüncül Wellbeing ve Yaşam Kalitesi: Wellbeing’i sadece stres yönetimiyle sınırlı görmüyoruz. Fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal, finansal ve çevresel boyutları da kapsayan bütüncül bir yaklaşımla ele alıyoruz. Koçluk hizmetlerimiz, bireylerin bu farklı alanlardaki wellbeing seviyelerini artırmalarına, daha anlamlı ve tatmin edici bir yaşam sürmelerine rehberlik ediyor.
Kurumsal Wellbeing ve Çalışan Performansı: Kurumlar için sunduğumuz wellbeing programları, çalışanların stres seviyelerini azaltmaya, motivasyonlarını artırmaya, işbirliğini güçlendirmeye, devamsızlığı azaltmaya ve genel olarak daha sağlıklı ve üretken bir iş ortamı yaratmaya odaklanıyor. Bu programlar, kurumların performansını ve rekabet gücünü artırmalarına katkıda bulunuyor.
Kişiselleştirilmiş Çözümler: Her bireyin ve kurumun ihtiyaçları farklıdır. Bu nedenle, standart çözümler yerine, kişiye ve kuruma özel tasarlanmış programlar sunuyoruz. Koçluk hizmetlerimiz ve wellbeing eğitimlerimiz, bireylerin ve kurumların özel ihtiyaçlarına ve hedeflerine göre uyarlanabiliyor.
Kybele Wellbeing Academy olarak, sunduğumuz yenilikçi ve bilimsel temelli yaklaşımlarla, bireylerin ve kurumların daha sağlıklı, mutlu, dengeli ve anlamlı bir yaşam sürmelerine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Amacımız, sadece sorunları çözmek değil, aynı zamanda bireylerin ve kurumların potansiyellerini ortaya çıkarmalarına ve gelişerek büyümelerine destek olmaktır.

İnsanların fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlıklarını desteklemek için sunduğunuz yenilikçi çözümler nelerdir?
İnsanların bütüncül sağlığını desteklemek, Kybele Wellbeing Academy olarak en temel misyonumuz. Bu doğrultuda, bilimsel araştırmalara, kadim bilgeliğe ve teknolojik yeniliklere dayanan, birbirini tamamlayan iki önemli proje üzerinde yoğunlaşıyoruz:
1. Kybele Terra ile Zeytin Polifenollerinin Gücünü Keşfetmek:
Zeytin polifenolleri, doğanın bize sunduğu en değerli fitokimyasallardan biri. Güçlü antioksidan ve anti-inflamatuar özellikleri sayesinde, başta bağırsak ve beyin sağlığı olmak üzere, genel sağlığımız üzerinde önemli etkilere sahip. Kybele Terra markamızla B2B pazarına sunduğumuz yüksek kaliteli zeytin polifenolleri, gıda ve takviye üreticileri için yenilikçi formülasyonlar geliştirmelerine olanak tanıyor.
Bu değerli bileşeni içeren fonksiyonel gıda ve takviye ürünleri üzerinde titizlikle çalışıyoruz. Hedefimiz, bağırsak-beyin aksı arasındaki güçlü ilişkiyi destekleyen, sinir sistemini koruyan ve bilişsel fonksiyonları iyileştiren ürünler geliştirmek. Bu ürünler, sadece semptomları hafifletmek yerine, sağlığın kök nedenlerine odaklanarak bütüncül bir iyilik hali sunmayı amaçlıyor. Bu yaklaşım, modern bilim ve geleneksel bilgeliğin bir sentezi olarak, Kybele Wellbeing Academy’nin temel felsefesini yansıtıyor.
2. Yapay Zeka Destekli Wellbeing Mobil Uygulaması:
Günümüzün hızlı ve karmaşık dünyasında, kişiselleştirilmiş çözümler her zamankinden daha önemli. Bu nedenle, yapay zeka destekli bir wellbeing mobil uygulaması geliştiriyoruz. Bu uygulama, teknolojiyi insanla buluşturarak, bireylerin ve kurumların wellbeing’ini desteklemeyi hedefliyor.
Uygulama, bireylerin yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, uyku düzenleri, stres seviyeleri ve diğer önemli verilerini analiz ederek, kişiye özel wellbeing programları sunacak. Bu programlar, beslenme önerilerinden meditasyon ve nefes egzersizlerine, uyku iyileştirme tekniklerinden egzersiz planlarına kadar geniş bir yelpazede çözümler içerecek.
Kurumlar için ise, çalışanların wellbeing’ini desteklemeye yönelik özel programlar sunacağız. Bu programlar, çalışanların stres seviyelerini azaltmaya, motivasyonlarını artırmaya, üretkenliklerini iyileştirmeye ve genel sağlıklarını desteklemeye yardımcı olacak.
Yapay zeka teknolojisi sayesinde, uygulama sürekli olarak öğrenerek ve gelişerek, kullanıcılara en etkili ve kişiselleştirilmiş deneyimi sunacak. Bu proje, teknolojinin insanlığın hizmetinde nasıl kullanılabileceğinin en güzel örneklerinden biri olacak ve Kybele Wellbeing Academy’nin yenilikçi ve vizyoner yaklaşımını bir kez daha ortaya koyacak.
Bu iki proje, birbirinden bağımsız olmaktan ziyade, birbirini tamamlayan ve güçlendiren nitelikte. Kybele Terra ile doğanın bize sunduğu değerli bileşenleri bilimsel yöntemlerle işleyerek, hali hazırda kozmetik ve gıda ürünlerimizle de sağlıklı alışkanlıkları düzenlemeye ve mobil uygulamamızla ise bu bilgiyi ve kişiselleştirilmiş çözümleri daha geniş kitlelere ulaştırıyoruz. Amacımız, insanların fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlıklarını bütüncül bir yaklaşımla desteklemek ve daha sağlıklı, mutlu ve anlamlı bir yaşam sürmelerine katkıda bulunmaktır.
Wellbeing trendleri hızla değişiyor. Siz bu değişimlere nasıl ayak uyduruyorsunuz?
Wellbeing trendlerinin hızla değişmesi, bu alanda çalışan herkes için hem bir fırsat hem de bir zorluk. Bu değişime ayak uydurmak için sürekli öğrenme ve gelişme halinde olmak gerekiyor.
Teknolojiyi Kucaklamak:
Sizin de belirttiğiniz gibi, teknolojiyi hayatımızın bir parçası haline getirmek bu süreçte çok önemli. Yapay zeka ve diğer teknolojik gelişmeler, kişiselleştirilmiş wellbeing çözümleri sunmamıza olanak tanıyor. İstanbul Planlama Ajansı ve Yapay Zeka şirketi ile yaptığımız işbirliği de bu konuda oldukça değerli. Bu tür eğitimler sayesinde, hem kendimizi geliştiriyoruz hem de toplumun ihtiyaçlarını daha iyi anlıyoruz.
Bilimsel Gelişmeleri Takip Etmek:
Beslenme bilimi, psikoloji, nörobilim gibi alanlardaki bilimsel gelişmeleri yakından takip etmek de çok önemli. Bu sayede, wellbeing uygulamalarımızı bilimsel verilere dayandırabilir ve daha etkili sonuçlar elde edebiliriz.
Ağ Oluşturmak:
Sektördeki diğer uzmanlarla, akademisyenlerle ve girişimcilerle düzenli olarak iletişim halinde olmak, bilgi paylaşımı ve işbirliği açısından büyük fayda sağlıyor. Konferanslara katılmak, network etkinlikleri ve seminerler düzenlemek ve online platformlarda aktif olmak, ağınızı genişletmemize yardımcı oluyor.
Wellbeing sektörünün geleceği hakkında düşünmek ve bu doğrultuda yatırımlar yapmak da önemli. Metaverse, yapay zeka ve giyilebilir teknolojiler gibi geleceğin trendlerini takip ederek, bu teknolojileri wellbeing uygulamalarımızda nasıl kullanabileceğimizi araştırıyoruz.
Müşterilerinizden aldığınız en ilham verici geri dönüşler neler oldu?
Müşterilerimizle kurduğumuz güven ilişkisi sayesinde, onların sadece beslenme ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda kişisel gelişimlerine de katkıda bulunuyoruz. En büyük ilhamım, müşterilerimizin kendi potansiyellerini keşfetmeleri ve hayatlarında olumlu değişiklikler yapmalarına tanık olmak. Özellikle, beslenme konusunda bilinçlenerek özgüvenlerini artıran ve stresle başa çıkma becerilerini geliştiren müşterilerimiz, benim için en büyük başarı hikayeleri. Bu sayede, onların hayatlarına dokunabilmek ,onlara ilham ve cesaret verebilmek, liderlik rolümün en önemli ödüllerinden biri.
Markanızın bireylerin yaşam kalitesine olan somut etkilerini nasıl ölçüyorsunuz?
Markamızın bireylerin yaşam kalitesine olan etkisini ölçmek için hem nicel hem de nitel verileri bir araya getiriyoruz. Kurumsal eğitimlerimizde katılımcıların kendi temel duygusal ihtiyaçlarının farkına varmaları ve işbirliğine dayalı bir yaklaşım benimsemeleri, bizim için en büyük başarı göstergelerinden biri. Bu durum, bireylerin sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyal well-beinglerini de geliştirdiğini gösteriyor.
Nefes eğitimleri ve Nasya yağı kullanımı sayesinde katılımcıların baş ağrısı ve migren şikayetlerinde azalma gözlemlememiz, ürünlerimizin fizyolojik sağlığa olan olumlu etkisini kanıtlıyor. Ayrıca, daha rahat nefes almaları, stres yönetimi ve genel yaşam kalitesinde artışa işaret ediyor.
Koçluk çalışmalarımızda ise katılımcıların ‘hayır’ demeyi öğrenmeleri, kişisel sınırlarını belirleme ve sağlıklı ilişkiler kurma becerilerini geliştirmelerine yardımcı oluyor. Bu durum, bireylerin kendilerine olan güvenlerini artırarak, daha mutlu ve tatmin edici bir yaşam sürmelerine olanak tanıyor.
Her görüşmeden sonra Geri bildirimleri muhakkak bir anket yolu ile topluyoruz.

Sizin için wellbeing bireysel olarak ne anlama geliyor?
Benim için wellbeing, sadece fiziksel sağlıktan ibaret değil, zihinsel, duygusal ve sosyal bütünlüğün bir araya gelmesiyle oluşan, dinamik ve sürekli gelişen bir süreçtir. Bir gıda mühendisi olarak, beslenmenin bu süreçteki merkezi rolünü her zaman vurgularım. Sağlıklı ve dengeli beslenme, vücudumuza enerji verirken aynı zamanda zihinsel sağlığımızı da olumlu etkiler.
Wellbeing felsefesi, benim için bir yaşam bilimi olmasının yanı sıra, iş hayatımda da önemli bir ilke. Liderlik rolümde, ekip üyelerimin wellbeing’ini desteklemek için çaba gösteriyorum. Beslenme eğitimleri, stres yönetimi teknikleri ve sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturmak gibi çeşitli yöntemlerle, ekip üyelerimin hem iş hayatlarında hem de kişisel yaşamlarında daha mutlu ve verimli olmalarını hedefliyorum.
Tiyatro ve müzik gibi sanatsal etkinlikler de benim için wellbeing’in önemli bir parçası. Bu etkinlikler, zihnimi dinlendirmeme, duygusal olarak beslenmeme ve yaratıcılığımı geliştirmeme yardımcı oluyor. Sanat aracılığıyla, farklı perspektifler kazanır ve kendimi daha iyi anlarım.
Wellbeing, sürekli öğrenme ve gelişme gerektiren bir yolculuk. Bu yolculukta, hem kendi deneyimlerimden hem de bilimsel araştırmalardan beslenerek, wellbeing kavramını daha da derinlemesine anlamaya çalışıyorum.
Elif Karakuş, iş hayatında kendi wellbeing’ini nasıl koruyor?
İş hayatının yoğun temposunda wellbeing’imi korumak, hem kişisel hem de profesyonel başarım için oldukça önemli. Bu nedenle, günümün büyük bir kısmını kaplayan iş hayatımın dışında da kendime zaman ayırmak ve düzenli rutinler oluşturmak benim için vazgeçilmez.
Beslenme: Gıda mühendisi olarak, beslenmenin wellbeing üzerindeki etkisinin farkındalığıyla, güne ılık limonlu su ve sağlıklı bir kahvaltıyla başlamak benim için bir ritüel haline geldi. Gün içinde de dengeli ve besleyici atıştırmalıklarla enerjimi yüksek tutmaya çalışıyorum. Özellikle, iş stresini azaltmaya yardımcı olduğu bilinen probiyotikler ve omega-3 yağ asitleri gibi besinlere dikkat ediyorum.
Hareket: Düzenli egzersiz, hem fiziksel sağlığım hem de zihinsel sağlığım için oldukça önemli. Haftada birkaç kez spor yapmaya ve sahilde doğa yürüyüşlerine çıkmaya özen gösteriyorum. Hareket, hem stresimi azaltıyor hem de enerji seviyemi yükseltiyor.
Zihinsel Sağlık: Dil sıyırma, nefes ve meditasyon çalışmaları gibi zihinsel egzersizler, gün içindeki odaklanma sorunumu azaltıyor ve karar verme süreçlerimi hızlandırıyor. Ayrıca, bu çalışmalar sayesinde duygusal olarak daha dengeli ve sakin hissediyorum.
Sosyal İlişkiler: İş hayatının yanı sıra, sosyal ilişkilerime de zaman ayırıyorum. Ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçirmek, beni mutlu ediyor ve iş stresinden uzaklaşmama yardımcı oluyor.
Uyku: Yeterli ve kaliteli uyku, hem fiziksel hem de zihinsel performansım için çok önemli. Bu nedenle, düzenli uyku saatlerine dikkat etmeye çalışıyorum ve uyku öncesi elektronik cihazları kullanmaktan kaçınıyorum.
Tüm bu rutinler, güne daha dinç ve zinde başlamamı sağlıyor. İş hayatındaki yoğunluğa rağmen, kendime zaman ayırmak ve wellbeing’ime önem vermek, hem iş verimliliğimi artırıyor hem de yaşam kalitemi yükseltiyor. Kısacası, wellbeing benim hayatımın bir parçası.
Wellbeing sektöründe girişimcilik yapmak isteyenlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Wellbeing sektörüne adım atmak isteyen herkese öncelikle tebriklerimi sunuyorum. Bu alan, hem kişisel gelişimimize hem de topluma önemli katkılar sunma potansiyeline sahip. Ancak bu yolda ilerlerken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar var.
Severek yapılan her iş başarıya ulaşır. Wellbeing sektöründe başarılı olmak için, bu alana karşı derin bir ilgi ve tutku duymak çok önemli. Eğer sadece trend olduğu için bu sektöre yönelmeyi düşünüyorsanız, uzun vadede başarılı olma ihtimaliniz düşüktür. Bu nedenle, öncelikle kendi iç dünyanızla yüzleşmeli ve bu alana neden ilgi duyduğunuzu kendinize sorgulamalısınız.
Wellbeing sektörü, sürekli olarak gelişen ve değişen bir alan. Bu nedenle, sektördeki son gelişmeleri takip etmek ve sürekli öğrenmeye açık olmak gerekiyor. Beslenme bilimi, psikoloji, yoga, meditasyon gibi farklı disiplinleri bir araya getiren çok yönlü bir alan olduğu için, bu konularda bilgi sahibi olmak büyük avantaj sağlayacaktır.
Bu sektörde deneyimli kişilerden mentörlük almak, size yol gösterici olacaktır. Ayrıca, sektördeki diğer girişimcilerle ağ oluşturmak, bilgi alışverişi yapmanızı ve işbirliği yapmanızı sağlayacaktır. Kybele Wellbeing Network etkinliklerini takip ederek avantajlardan faydalanabilirler.
Wellbeing sektörüne ilgi duyan herkese ücretsiz mentörlük yapmaya hazırım. Bu sayede, deneyimlerimi ve bilgilerimi paylaşarak, onların bu zorlu yolda daha başarılı olmalarına yardımcı olmayı gönülden isterim.
İlginizi Çekebilir: Global Power Leaders 2024 listesinde: Burak Yaka
Röportajlar
“Trendleri Değil, Tatları Yaratıyoruz” — Pin Drinks CEO’su Emre Sever ile Özel Röportaj
Yeni nesil markaların en büyük gücü; fark yaratmak kadar o farkın arkasında durabilmeleri. Pin Drinks, tam da bunu yapan markalardan biri. Kurulduğu günden bu yana sadece bir içecek markası değil, bir yaşam enerjisi tanımı haline gelen Pin Drinks, bugün genç jenerasyonun olduğu kadar yenilik peşindeki iş dünyasının da ilgisini çekiyor. Markanın CEO’su Emre Sever, cesaret, sezgi ve hikaye odaklı bir markanın nasıl küresel bir ruha dönüşebileceğini anlatıyor.
Pin Drinks aslında bir içecek markasından çok bir ruh halini temsil ediyor gibi. Sizce Pin’in ruhu ne? Bu marka hangi duygudan doğdu?
Bu duygu şekersiz , kalorisiz bir içecek vizyonunun , insan hayatında bir duruş , bir gündelik yaşam imgesi olma ihtiyacından doğdu.
Markalar da insanlar gibi evrim geçirir. Kurulduğu günden bugüne Pin Drinks sizce nasıl “büyüdü”? Hangi dönüm noktaları bu markayı bugünkü haline getirdi?
Bizi biz yapan olgu , insana dokunabilme çabası ve bir içecek tüketiminden çok onların hayatlarının her anında yanında olabilecek bir dost algısı. Bunu hissettirdiğimiz için markamızın büyüdüğünü düşünüyorum.
Markayı yöneten bir CEO olarak değil, bir yaratıcı olarak düşündüğünüzde, sizi en çok ne motive ediyor: keşfetmek mi, dönüştürmek mi, ilham vermek mi?
Gençlerle birlikte olup , “ yapılmayanı yap “ sloganının hakkını verme dürtüsü sanırım.
Yenilikçi bir marka yaratmak cesaret ister. Pin Drinks’in tarihinde “herkesin risk dediği ama sizin inandığınız” bir karar var mıydı?
Tabiki , çok fazla var ama sanırım en önemlisi , kimse 1 hafta sonra içeceği internetten sipariş vermez diye düşünenlere inat , ilk lansmanımızı oradan yapıp , ilk milyonumuzu da oradan satmak.

Günümüz tüketicisi artık markalarla duygusal bağ kurmak istiyor. Pin Drinks insanlara sadece “tat” olarak değil, “his” olarak ne vaat ediyor?
Evde , yolda , kaldıkları otelde , gittikleri benzinlikte , oturdukları cafede hep onlarla aynı düşünen bir marka olmayı vaat ediyoruz.
Bir markayı büyütmek kadar kimliğini korumak da zor. Pin Drinks büyürken “ruhunu kaybetmemek” için nelere dikkat ediyorsunuz?
Vaatlerimizi gerçekleştirmek ve tüketicilerimize ruhen dokunmayı bırakmamak bizim anayasamız. Ayrıca gençlerle olup onlara gerçekten değer veren bir marka olmak ta bizim için çok çok önemli.
Bazen büyük hikayeler değil de küçük detaylar markayı marka yapar. Pin Drinks’in bugünkü kimliğini şekillendiren, dışarıdan fark edilmeyen ama sizin için çok önemli olan o küçük şey ne?
Yapılmayanı yapacağımıza inanmak.sektöre farklı bir soluk getirme inancı.
Pin Drinks’i bugün geleceğin içecek markası olarak nasıl görüyorsunuz? Bundan 10 yıl sonra, sektör nasıl evrim geçirmiş olur; Pin bu evrimde nasıl konumlanmış olur?
Hep 10 yıl sonrasının vizyonunu bugünden yaşayarak 🙂
Röportajlar
Doç. Dr. Ata Can: “Robotik teknoloji, diz cerrahisinde kişiye özel bir dönemi başlattı.”
Diz eklemi, vücudun en hareketli ve aynı zamanda en karmaşık yapılarından biri olarak günlük yaşamda büyük önem taşıyor. Ancak yaşın ilerlemesiyle birlikte dizdeki kıkırdak yapılar zamanla yıpranabiliyor, aşınabiliyor ve bu durum ciddi eklem rahatsızlıklarına yol açabiliyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ata Can, robot destekli sistemlerle gerçekleştirilen bu modern cerrahi yöntemin hastalara sağladığı avantajlar hakkında bilgiler verdi.
“Robot destekli cerrahi, diz ekleminin anatomik yapısını üç boyutlu olarak analiz ediyor. Bu sayede protez yerleşimi hastanın kendi diz yapısına birebir uyumlu olacak şekilde planlanabiliyor. Hedefimiz, hastanın ameliyat sonrası doğal yürüyüş biçimine ve yaşam konforuna en kısa sürede kavuşmasını sağlamak.”
Cerrahide “kişiye özel” dönem başladı
Robotik sistem, ameliyat öncesi yapılan detaylı tomografi ve ölçümlerle hastaya özel bir yol haritası çıkarıyor. Bu plan doğrultusunda robot, cerrahın rehberliğinde kemiği en uygun açı ve derinlikte keserek protezi yerleştiriyor.
Doç. Dr. Ata Can, bu sürecin avantajlarını: “Her hastanın diz yapısı farklıdır. Robotik sistem sayesinde bu farklılıkları milimetrik olarak dikkate alabiliyoruz. Böylece hem protezin ömrü uzuyor hem de hasta daha kısa sürede ağrısız bir şekilde ayağa kalkabiliyor. Geleneksel yöntemlerde görülebilen yanlış açılı yerleşim gibi riskler ise en aza iniyor” şeklinde özetliyor.
Kısa sürede günlük hayata dönüş
Robotik diz protezi operasyonu geçiren hastaların büyük kısmının ameliyattan sonraki ilk 24 saat içinde yürümeye başladığını belirten Doç. Dr. Ata Can, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu teknolojinin en önemli avantajlarından biri de iyileşme hızıdır. Doğru açılarla yerleştirilen protez, hastaya daha stabil bir diz yapısı kazandırır. Bu da hem ağrı şikayetlerinin azalmasını hem de fizik tedavi sürecinin daha verimli geçmesini sağlar.”
Geleceğin standart tekniği olacak
Robotik cerrahinin yalnızca ileri teknolojiye sahip merkezlerde uygulanabildiğini belirten Doç. Dr. Ata Can, yakın gelecekte bu yöntemin diz protezi ameliyatlarında altın standart haline geleceğini vurguluyor:
“Cerrahın tecrübesiyle robotun hassasiyetini bir araya getiren bu sistem, hasta memnuniyetini en üst seviyeye çıkarıyor. Bugün geldiğimiz noktada robotik diz protezi, sadece bir cerrahi yenilik değil; hastaların yaşam kalitesini yeniden tanımlayan bir devrimdir.
Röportajlar
Hermanas Hair & Makeup ile Gelin Makyajında Kusursuz Güzelliğin Sırrı
Hayatınızın en özel günlerinden birine hazırlanırken güzelliğinizin ışığının sönmemesi için bilinçli tercihler yapmak şart. O günü, zamanı durduran bir zarafet anına dönüştüren şey ise sanatla dokunulmuş bir his yaratmaktan geçiyor. İşte, bu ışıltılı dünyaya imzasını atmış bir marka: Hermanas Hair & Makeup.
Her gelini en iyi haliyle görmek için yola çıkan markanın kurucuları Pamuk Gürbüz Şengil, Çiğdem Gürbüz Gültekin, Filiz Gürbüz Karaman ve Deniz Gürbüz Akpolat kusursuz güzellik anlayışının ardındaki ustalığı, yaratıcı sürecini ve gelin adayı adaylarına verdiği tavsiyelerini paylaştılar…
“Her fırça darbesi, bir aşk hikayesinin kalbine dokunuyor”

Gelin makyajının lüks sadeliğini modern güzelliğin doğal ışıltısı ile buluşturan Hermanas’ın kurucularından Pamuk Gürbüz Şengil ve Çiğdem Gürbüz Gültekin her gelinin hikayesini kendi dokunuşları ile yeniden yazıyor.
Çünkü ona göre kusursuz güzellik filtrelerle değil, özgüvenle parlayan bir sadelikle başlıyor. “Bir gelin, kendini en güzel hissettiği anda zaten ışıltılıdır,” diyor Akpolat. “Bizim görevimiz o ışıltıyı yalnızca görünür kılmak.”
Estetik evrimden ilham alıyor: Hermanas Hair & Makeup

Deniz Akpolat, güzelliğin “standart kalıplar” ile sınırlandırılamayacağını söylüyor. Ona göre, gelin makyajı trendlerle birlikte evriliyor. Ama özünde, kadının kendi ışığını kavraması yatıyor. “Benim için her gelin, yüzüne yakışacak en güçlü versiyonudur. Trendler gelip geçer; ama kişiyi bilen, tenini, duruşunu ve stilini kavrayan bir makyaj her döneme dayanır.”
Marka, yalnızca gelin makyajı ve saçı hizmeti vermekle kalmıyor, gelin adaylarını birer yolculuğa çıkarıyor. Cildin optimize edilmesi, doğru ışıkta duruş, gelin konsepti ile uyumlu ton seçimi gibi öğeler, süreç boyunca ele alınıyor.
Markanın Instagram sayfasında “Hermanas Gelini” etiketi ile sıkça paylaşılan örneklerden izlemek mümkün. Hem modern hem romantik dokunuşlarla birleşen gelin makyajı ve saçlar gerçekten göz alıcı: https://www.instagram.com/hermanashairmakeup/
Gelin makyajında kusursuz makyajın 5 altın kuralı

Hermanas Hair & Makeup’ın uzun yıllara yayılan tecrübesi ile işte mükemmel gelin makyajı reçetesi…
- Makyaj öncesi hazırlık
Makyaja başlamadan önce amaç, cildin nefes almasını sağlamak ve cilt dokusunu dengelemektir. Bu aşamada hafif bir peeling ve doğru nemlendirme, makyajın alt yapısının anahtarıdır.
- Katmanlı hafif yapı
Ağır kapatıcılarla değil, şeffaf dokunuşlar ile kusur gizleme yaklaşımı benimsenmeli. Uygulama olarak; ince yapıdaki fondöten ve bölgesel kapatıcı ile en doğal sonuçlar elde edilebilir.
- Işık ve gölge dengelemesi
Bu aşamada amacımız, yüz hatlarını şekillendirmek ama “cakey” görünmemek olmalı. “Bunun için de soft bir kontür ve glow vurgular ile yüz okuması dengelenmeli” diyor Akpolat.
- Gelin makyajında göz makyajı
Gelin makyajında en önemli aşamalardan biri göz makyajıdır. Gelin konsepti ile bağlantılıdır; romantik, klasik, modern… Uygulama aşamasında mat tonlar, saten geçişler, ışık vurgusuna dikkat edilmeli ve simli yoğun efektten kaçınmalı.
- Kalıcılık ve dayanıklılık
Söz konusu gelin makyajı olduğunda düğün boyunca ter, ışık ve duygusal anların yaşanacağı unutulmamalıdır. Bu aşamada, sabitleyici spreylere yer vermek ve cilt tipi ile uyumlu ürünler seçmek önemlidir.
Filiz Gürbüz Karaman, bu prensipleri uygularken gelin adaylarının yüz hatlarına, ten alt tonuna, gelinliğin kumaşına ve düğün temasına dikkat ettiklerini vurguluyor. “Gelin, aynada kendini tanımalı. Amacımız, o büyülü gecede onu başrol yapmaktır” diyor.
-
Röportajlar8 ay agoSerpil Süzen ile Güç ve Denge Üzerine
-
Eğitim7 ay agoPinokyo Akademi: Nostalji ve Modern Eğlencenin Buluşma Noktası!
-
Röportajlar5 ay agoSerdar Akbaş ile Spark Group’un Yolculuğu
-
Şirket10 ay agoBir Aile Hikayesi Olarak Doğru: Aydınlar Refrakter ile Tanışıyoruz
-
Röportajlar8 ay agoYola Çıkmak: Ömer Çınğı
-
Röportajlar6 ay agoBekir Epsileli Hakkında Soruşturma Talebine Savcılıktan Ret
-
Şirket10 ay agoElektrikli Araç Satışları Dünya Genelinde Yüzde 300 Arttı
-
Röportajlar3 hafta agoHermanas Hair & Makeup ile Gelin Makyajında Kusursuz Güzelliğin Sırrı
