Connect with us

Röportajlar

Sunset Grill & Bar 30 Yaşında

Published

on

Boğaz’ın en güzel manzaralarından birine sahip o lüks restoran bu yıl 30’uncu yaşını kutluyor. Yıllardır çizgisini bozmadan hizmet veren mekanın başarı öyküsünü kurucusu Barış Tansever ile konuştuk.
İstanbul’un en lüks restoranlarından Sunset Grill & Bar, bu yıl 30. yaşını kutluyor. Açıldığı ilk günden bugüne başarısını sürekli yükselen bir ivme ile artıran mekan, Boğaz’ın en güzel manzaralarından birinde kalitesinden ödün vermeden varlığını çeyrek asrı aşan bir süredir devam ettiren sayılı restoranlardan. 30 yıllık bu başarı öyküsünün ardında ise her zaman ilklerin ve en iyinin peşinde koşma isteğiyle gelen titizlikle planlanmış bir ekip çalışması ve çokça emek var. Sunset’i, “30 yıl boyunca var olmak ve hep zirvede yer almak tarif edilemez bir duygu, bununla gerçekten gurur duyuyorum. Biz ekibimle birlikte büyük bir marka yarattık ve bu marka tamamen bizim çalışmalarımızla, birikimimizle ortaya çıkan bir Türk markası oldu” diyen kurucusu ve aynı zamanda sektörün en deneyimli isimlerinden olan Barış Tansever ile konuştuk.

Sunset 30. yaşını kutluyor bu yıl, öncelikle biz de bu başarıyı tebrik ediyoruz, nicelerine… Başarılarla dolu bu geçen 30 yılı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle teşekkür ederim. Evet, Sunset 30 senedir kalitesini artırarak hizmet eden ve popülaritesini yitirmeyen nadir restoranlardan biridir. Maalesef Türkiye’de çizgisini kaybetmeden uzun süre ayakta durmak hiç kolay değil. Uluslararası mutfak sunan ve bunu başaran çok az restoran var. Açıkçası ben de 30 sene önce burayı açtığımızda bu kadar kalıcı olacağımızı, başarılı olacağımızı düşünmemiştim. Ama Sunset benim de hayallerimin ötesine geçerek, ekibiyle, çizgisini bozmadan verdiği hizmet kalitesiyle, istikrar ve başarı öyküsü olarak Türkiye gastronomi tarihinde yerini aldı. 30 yıl boyunca var olmak ve hep zirvede yer almak tarif edilemez bir duygu, gerçekten gurur duyuyorum. Biz ekibimle birlikte büyük bir marka yarattık ve bu marka tamamen bizim çalışmalarımızla, birikimimizle ortaya çıkan bir Türk markası oldu.

Restoranınız yıllardır kalitesini artırarak hizmet veren şehirdeki en popüler restoranlardan biri. Siz sahip olduğunuz bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?

Biz Sunset’te her zaman ilklerin ve en iyinin peşinde koştuk. Zaman içerisinde Sunset kendini her zaman geliştirdi, biz de kendimizi geliştirdik. Yemeğimizin kalitesi, dekorasyonumuz, servisimizin kalitesi, konsept… Ancak tüm bunların yanı sıra bir mekanı başarılı kılan en önemli faktörlerin başında misafirler geliyor. Misafiri en mutlu eden ve mekana bağlayan unsur nedir derseniz, kendini oraya ait hissetmesidir. İşte biz ekibimle Sunset’te bunu başardık, misafirlerimize samimi ama mesafeli durmayı başararak, kendilerini evlerinde hissettiren bir mekan yarattık. 30 yılda Sunset’te dünya devlet başkanlarından tutun dünyaca ünlü sanatçılar, çok önemli iş insanlarına kısaca her sahada başarılı olmuş insanları ağırladık, ağırlamaya da devam ediyoruz.

Bu sektörde devamlılık, süreklilik arz etmek kolay bir şey değil. İyi bir ekiple yol almanın önemi de büyük öyle değil mi?

Kesinlikle öyle, ekip bir mekanı mekan yapan, misafiri o mekanla birleştiren en önemli faktör. Ben bu konuda oldukça şanslıyım, 30 senedir başta Gazi Akyol olmak üzere çok iyi bir ekiple yol aldım. 30 yıldır bizimle çalışan en az 15 kişiyle birlikte çalışmaya devam ediyorum. İşin başından beri benimle birlikteler ve bu oldukça zor rastlanan bir durum. Sunset 125 kişiden oluşan büyük bir aile oldu. Aramıza yurt dışında eğitim almış yabancı dil bilen gençleri de alıyoruz. Ekibimiz eğitimlere katılıyor. Yurt dışına gidiyor. Kendini sürekli yeniliyor. Biz onlara emek verdik, ama onlar da her zaman büyük bir özveriyle çalışarak Sunset’e sahip çıktılar.

Bu geçen süreçte farklı yerlerde şube açma fikriniz hiç olmadı mı?

Sunset tek, bırakın Türkiye’yi artık dünya üzerinde önemli bir adres, gastronomi dünyasının en değerli markalarından biri. Bir güven adresi. Bu başarıyı yakalamak ve korumak çok büyük bir sorumluluk. Tabii ki yıllar içinde hem yurt içinden hem de yurt dışından birçok teklifler geldi fakat ben biraz zor ikna olan bir insanım, hem mükemmelliyetçi kişiliğimden dolayı hem de aynı başarıyı yakalayacağımdan emin olma duygusuyla hep son anda kendimi tuttum ve herhangi bir girişimde bulunmadım. Ancak 30 sene sonra ilk defa beni heyecanlandıran bir proje oldu, şimdi İstanbul’da yepyeni bir mekan açmak için çalışmalara başladık, çok yakında gastronomi dünyasına farklı bir yerde farklı konseptle bir mekan açacağımızın müjdesini paylaşmak isterim.

30’uncu yılınıza özel mönüler ya da farklı başka yenilikler var mı?

Evet, bu sene ekibimize değerli bir şef katıldı, Marios Tsouris. Kendisi Avrupa ve Uzakdoğu’daki birçok ünlü restorandaki tecrübelerinden sonra en son Coya Mykonos’un executive şefliğini yapmış biri. Şimdi tüm deneyimlerini Sunset’in mönüsüne aktarıyor, a la carte mönümüzde yeni lezzetlere yer verdiği gibi değişik lezzetlerden oluşan tadım mönüleri de hazırlıyor.

Continue Reading

Röportajlar

Doç. Dr. Ata Can: “Robotik teknoloji, diz cerrahisinde kişiye özel bir dönemi başlattı.”

Published

on

Diz eklemi, vücudun en hareketli ve aynı zamanda en karmaşık yapılarından biri olarak günlük yaşamda büyük önem taşıyor. Ancak yaşın ilerlemesiyle birlikte dizdeki kıkırdak yapılar zamanla yıpranabiliyor, aşınabiliyor ve bu durum ciddi eklem rahatsızlıklarına yol açabiliyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ata Can, robot destekli sistemlerle gerçekleştirilen bu modern cerrahi yöntemin hastalara sağladığı avantajlar hakkında bilgiler verdi.

“Robot destekli cerrahi, diz ekleminin anatomik yapısını üç boyutlu olarak analiz ediyor. Bu sayede protez yerleşimi hastanın kendi diz yapısına birebir uyumlu olacak şekilde planlanabiliyor. Hedefimiz, hastanın ameliyat sonrası doğal yürüyüş biçimine ve yaşam konforuna en kısa sürede kavuşmasını sağlamak.”

Cerrahide “kişiye özel” dönem başladı

Robotik sistem, ameliyat öncesi yapılan detaylı tomografi ve ölçümlerle hastaya özel bir yol haritası çıkarıyor. Bu plan doğrultusunda robot, cerrahın rehberliğinde kemiği en uygun açı ve derinlikte keserek protezi yerleştiriyor.

Doç. Dr. Ata Can, bu sürecin avantajlarını: “Her hastanın diz yapısı farklıdır. Robotik sistem sayesinde bu farklılıkları milimetrik olarak dikkate alabiliyoruz. Böylece hem protezin ömrü uzuyor hem de hasta daha kısa sürede ağrısız bir şekilde ayağa kalkabiliyor. Geleneksel yöntemlerde görülebilen yanlış açılı yerleşim gibi riskler ise en aza iniyor” şeklinde özetliyor.

Kısa sürede günlük hayata dönüş

Robotik diz protezi operasyonu geçiren hastaların büyük kısmının ameliyattan sonraki ilk 24 saat içinde yürümeye başladığını belirten Doç. Dr. Ata Can, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bu teknolojinin en önemli avantajlarından biri de iyileşme hızıdır. Doğru açılarla yerleştirilen protez, hastaya daha stabil bir diz yapısı kazandırır. Bu da hem ağrı şikayetlerinin azalmasını hem de fizik tedavi sürecinin daha verimli geçmesini sağlar.”

Geleceğin standart tekniği olacak

Robotik cerrahinin yalnızca ileri teknolojiye sahip merkezlerde uygulanabildiğini belirten Doç. Dr. Ata Can, yakın gelecekte bu yöntemin diz protezi ameliyatlarında altın standart haline geleceğini vurguluyor:

“Cerrahın tecrübesiyle robotun hassasiyetini bir araya getiren bu sistem, hasta memnuniyetini en üst seviyeye çıkarıyor. Bugün geldiğimiz noktada robotik diz protezi, sadece bir cerrahi yenilik değil; hastaların yaşam kalitesini yeniden tanımlayan bir devrimdir. 

Continue Reading

Röportajlar

Hermanas Hair & Makeup ile Gelin Makyajında Kusursuz Güzelliğin Sırrı

Published

on

Hayatınızın en özel günlerinden birine hazırlanırken güzelliğinizin ışığının sönmemesi için bilinçli tercihler yapmak şart. O günü, zamanı durduran bir zarafet anına dönüştüren şey ise sanatla dokunulmuş bir his yaratmaktan geçiyor. İşte, bu ışıltılı dünyaya imzasını atmış bir marka: Hermanas Hair & Makeup.

Her gelini en iyi haliyle görmek için yola çıkan markanın kurucuları Pamuk Gürbüz Şengil, Çiğdem Gürbüz Gültekin, Filiz Gürbüz Karaman ve Deniz Gürbüz Akpolat kusursuz güzellik anlayışının ardındaki ustalığı, yaratıcı sürecini ve gelin adayı adaylarına verdiği tavsiyelerini paylaştılar…

“Her fırça darbesi, bir aşk hikayesinin kalbine dokunuyor”

Gelin makyajının lüks sadeliğini modern güzelliğin doğal ışıltısı ile buluşturan Hermanas’ın kurucularından Pamuk Gürbüz Şengil ve Çiğdem Gürbüz Gültekin her gelinin hikayesini kendi dokunuşları ile yeniden yazıyor.

Çünkü ona göre kusursuz güzellik filtrelerle değil, özgüvenle parlayan bir sadelikle başlıyor. “Bir gelin, kendini en güzel hissettiği anda zaten ışıltılıdır,” diyor Akpolat. “Bizim görevimiz o ışıltıyı yalnızca görünür kılmak.”

Estetik evrimden ilham alıyor: Hermanas Hair & Makeup

Deniz Akpolat, güzelliğin “standart kalıplar” ile sınırlandırılamayacağını söylüyor. Ona göre, gelin makyajı trendlerle birlikte evriliyor. Ama özünde, kadının kendi ışığını kavraması yatıyor. “Benim için her gelin, yüzüne yakışacak en güçlü versiyonudur. Trendler gelip geçer; ama kişiyi bilen, tenini, duruşunu ve stilini kavrayan bir makyaj her döneme dayanır.”

Marka, yalnızca gelin makyajı ve saçı hizmeti vermekle kalmıyor, gelin adaylarını birer yolculuğa çıkarıyor. Cildin optimize edilmesi, doğru ışıkta duruş, gelin konsepti ile uyumlu ton seçimi gibi öğeler, süreç boyunca ele alınıyor.

Markanın Instagram sayfasında “Hermanas Gelini” etiketi ile sıkça paylaşılan örneklerden izlemek mümkün. Hem modern hem romantik dokunuşlarla birleşen gelin makyajı ve saçlar gerçekten göz alıcı: https://www.instagram.com/hermanashairmakeup/

Gelin makyajında kusursuz makyajın 5 altın kuralı

Hermanas Hair & Makeup’ın uzun yıllara yayılan tecrübesi ile işte mükemmel gelin makyajı reçetesi…

  1. Makyaj öncesi hazırlık

Makyaja başlamadan önce amaç, cildin nefes almasını sağlamak ve cilt dokusunu dengelemektir. Bu aşamada hafif bir peeling ve doğru nemlendirme, makyajın alt yapısının anahtarıdır.

  • Katmanlı hafif yapı

Ağır kapatıcılarla değil, şeffaf dokunuşlar ile kusur gizleme yaklaşımı benimsenmeli. Uygulama olarak; ince yapıdaki fondöten ve bölgesel kapatıcı ile en doğal sonuçlar elde edilebilir.

  • Işık ve gölge dengelemesi

Bu aşamada amacımız, yüz hatlarını şekillendirmek ama “cakey” görünmemek olmalı. “Bunun için de soft bir kontür ve glow vurgular ile yüz okuması dengelenmeli” diyor Akpolat.

  • Gelin makyajında göz makyajı

Gelin makyajında en önemli aşamalardan biri göz makyajıdır. Gelin konsepti ile bağlantılıdır; romantik, klasik, modern… Uygulama aşamasında mat tonlar, saten geçişler, ışık vurgusuna dikkat edilmeli ve simli yoğun efektten kaçınmalı.

  • Kalıcılık ve dayanıklılık

Söz konusu gelin makyajı olduğunda düğün boyunca ter, ışık ve duygusal anların yaşanacağı unutulmamalıdır. Bu aşamada, sabitleyici spreylere yer vermek ve cilt tipi ile uyumlu ürünler seçmek önemlidir.

Filiz Gürbüz Karaman, bu prensipleri uygularken gelin adaylarının yüz hatlarına, ten alt tonuna, gelinliğin kumaşına ve düğün temasına dikkat ettiklerini vurguluyor. “Gelin, aynada kendini tanımalı. Amacımız, o büyülü gecede onu başrol yapmaktır” diyor.

Continue Reading

Röportajlar

Yükselen Yıldız Arya: Kalem ve Kılıç Arasında Bir Yaşam Felsefesi

Published

on

Modern Türk edebiyatının yükselen isimlerinden Arya, sadece kelimeleri şekillendiren değil, insan ruhunun derinliklerine inen bir yazar olarak öne çıkıyor. Onun yazılarında, kırılgan bir kalbin sesi ile mücadele eden bir ruhun gücü bir araya geliyor. Edebiyata olan ilgisi çocukluk yıllarından itibaren iç dünyasını ifade etme ihtiyacından doğan Arya, bugün “Noksan” ve “Mısra” adlı kitaplarıyla okurların kalbine dokunuyor.

Eserleriyle Okurların Ruhuna Dokunuyor

Arya’nın felsefi derinlik taşıyan ilk romanı “Noksan”, bireyin kendi içindeki eksikliklerle yüzleşmesini konu alıyor. Bu eser, varoluşun ve deliliğin sınırlarında gezinerek okura kendi gerçeğini sorgulatıyor. Bir diğer eseri olan “Mısra” ise kadın dayanışması, aşkın yıkımı, yeniden doğuş ve affetme üzerine kurulu derin bir hikaye sunuyor. Mısra’nın içsel yolculuğu, okuru kendi karanlığıyla yüzleştirirken aynı zamanda iyileştirici bir umut vaat ediyor. Yazarın son dönem projesi “Bal”, duyguların arınma biçimi olarak yazılmış özel bir kitap. Bu eser, insanın kendi içindeki zehri sevgiyle bal eyleme çabasını anlatarak her satırında acıyı dönüştürmenin ve sevmenin kutsallığına dair bir iz taşıyor.

Arya

Kalem ve Taekwondo: Beden ve Ruhun Dengesi

Arya, sadece bir yazar değil, aynı zamanda taekwondo siyah kuşak 2. dan sahibi disiplinli bir sporcu. Hayatında kalem ve dövüş sanatı iç içe geçmiş durumda. Onun için yazmak da taekwondo da birer meditasyon biçimi: sabır, denge ve öz disiplinle şekillenen bir yaşam felsefesi. Kaleminden dökülen cümlelerde felsefe, melankoli ve insan doğasının karmaşıklığı iç içe geçiyor. Sosyal medyada paylaştığı yazılar binlerce kişi tarafından takip ediliyor ve okurlarının deyimiyle “arya yazmıyor, hissediyor.”

Genç Kuşaklara İlham Veren Güçlü Bir Kadın Figürü

Bugün Arya, hem edebiyat alanındaki üretkenliği hem de spordaki başarılarıyla genç kuşaklara ilham veren güçlü bir kadın figürü olarak anılıyor. Kelimeleriyle iyileştiren, mücadele gücüyle ilham veren bu yazar, edebiyat dünyasında kendine özgü bir yer edindi. Şimdilerde yeni kitabı üzerinde çalışan Arya, her zamanki gibi kelimelerinin ardında sessiz ama sarsıcı bir dünya inşa etmeye devam ediyor.

Continue Reading

EN ÇOK İNCELENEN