Connect with us

Röportajlar

Ödüllü Bir Yapımcı: Vahdet Erdoğan

Published

on

C Takımı, Nasipse Olur, Sil Baştan Kaynanam gibi sevilen filmleri izleyiciyle buluşturan yapımcı ve senarist Vahdet Erdoğan, 1979 yılında dünyaya geldi. Sinop Boyabat’a ve Fenerbahçe’ye olan düşkünlüğü ile tanıdığımız Vahdet beye sektöre ve kariyerine ilişkin merak ettiklerimizi sorduk…

Bir yapımcı olarak film projelerine nasıl karar veriyorsunuz?  Hikaye, senaryo, yönetmen ya da oyuncu kadrosu gibi faktörler karar sürecinizi nasıl etkiliyor?

Bu konuda her yapımcının kendisine göre seçenekleri var. Biz yapım firması olarak şu ana kadar komedi ağırlıklı olarak çalıştık. Yapılan filmlerimizde genelde kendi hikayelerim üzerinden hareket ettik. Devam eden projelerde genelde bu şekilde hareket ediyoruz yani aslında biz her şeyi kendi bünyemizde çözüyoruz Şu an yurtdışı satış amaçlı bir dram dizimiz ve gelecek yıl planladığımız komedi filmleri çalışmalarımız devam ediyor. Tabi bu söylediklerim dışarıdan gelecek projelere kapalı olduğumuz anlamanı gelmiyor bizi ekip olarak heyecanlandıran her projeye açığız.

Film projelerinde hangi unsurlar sizi en çok heyecanlandırır?

Tabi en büyük heyecan filmin görücüye çıkması yani gişe seyircinin size verdiği notlar yaptığımız işin beğenilmesi yada eleştirileri en büyük heyecanımız.

İzleyicilerin filmden alacakları mesaj veya deneyim ile ilgili ne gibi beklentileriniz oluyor?

Biz her yaptığımız projede hayatın gerçeklerini yansıtmaya çalışıyoruz yani herkesin biraz klasik olacak ama kendisinden bir şeyler bulmasını amaçlıyoruz. Örnek vermem gerekirse Nasipse Olur filmimizdeki Günfer karakterimizde bir çok kişi kendini gördü ve bunu tüm platformlarda paylaştı.

Vahdet Erdoğan’a göre film endüstrisinde başarılı olmanın en önemli faktörleri sizce nedir?

Doğru hikaye, doğru senaryo, ve karakter analizlerinin doğru yapılması. Bunlar yetiyor mu tabiî ki hayır vizyon tarihini bile diğer filmlere göre doğru ayarlamanız gerekiyor yetmiyor doğru reklam planlaması yapmanız gerekiyor.

Kariyerinizde karşılaştığınız en büyük zorluk nedir?

Aslında dışarıdan kolay görünün ama inanılmaz zor bir iş yapıyoruz bir filmin ortaya çıkması neredeyse 1 yıl çalışmak gerektiriyor. En büyük zorluk bu emeğin sadece 3 gün içinde karşılık bulması gerekiyor. Yani vizyona girdiğiniz 3 günde gerekli seyirciyi toplayamazsanız vizyonda kalma şansınız kalmıyor.

Film endüstrisinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

İyi ve kaliteli filmler olduğu sürece sinema seyircisinin sinemaya gideceğini düşünüyorum. En büyük sorun artan maliyetler bu yapımcıları şu an çok zorluyor gelecekte nasıl olacak açıkçası ön görmek çok zor.

Bir yapımcı olarak Vahdet Erdoğan’ın en gurur duyduğu proje hangisi?

Zor bir soru; Nasipse Olur, Silbaştan Kaynanam, C takımı, Veda Partisi, C Takımı2 hepsi ile gurur duyuyorum.

Filmlerde çalışmaya nasıl başladınız ve bu yolculuk nasıl şekillendi?

Sektöre girişimiz 5 yıl boyunca organize ettiğimiz kısa film yarışmaları ile oldu ilk filmimizi devamında 2019 yılında çektik. Yazmak kısmı ise doğuştan sanırım çocukluğumdan bu tarafa yazıyorum.

Genç yapımcılara vereceğiniz tavsiyeler neler olurdu?

Bunu soruyu cevaplamam için sanırım daha çok sektörde olmam gerekiyor 5 film sonucunda yapımcılara tavsiye verecek noktaya geldiğimi düşünmüyorum açıkçası her filmde yeni şeyler öğreniyorum her yazdığımda yeni bir ufuk açıyorum kendime ama bu tavsiyeleri vermek için daha zamanım var.

Hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz şu anda? Gelecek projelerinizde izleyicilere ne tür deneyimler sunmayı hedefliyorsunuz?

Şu an C Takımı2 için vizyon hazırlığındayız 14 Şubatta vizyonda olacağız. Aynı anda bir günlük dizi çalışması yürütüyoruz yine şubat gibi çekimlere başlamayı düşünüyoruz. Yaz çekimleri için ise 2 film projesi üzerinde çalışıyoruz. Yine bir youtube dizisi var kafamızda çalışmaları devam ediyor ve son olarak şahsi olarak bir kitap çalışmam var oda 2025 yılı içende çıkacak. Bir solukta saydım ama önümüz çok yoğun.

Vahdet Erdoğan’ın sevilen filmi C Takımı’nın devam filmi olan C Takımı 2, 14 Şubat 2025’te izleyiciyle buluşacak.

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Röportajlar

“Trendleri Değil, Tatları Yaratıyoruz” — Pin Drinks CEO’su Emre Sever ile Özel Röportaj

Published

on

By

Yeni nesil markaların en büyük gücü; fark yaratmak kadar o farkın arkasında durabilmeleri. Pin Drinks, tam da bunu yapan markalardan biri. Kurulduğu günden bu yana sadece bir içecek markası değil, bir yaşam enerjisi tanımı haline gelen Pin Drinks, bugün genç jenerasyonun olduğu kadar yenilik peşindeki iş dünyasının da ilgisini çekiyor. Markanın CEO’su Emre Sever, cesaret, sezgi ve hikaye odaklı bir markanın nasıl küresel bir ruha dönüşebileceğini anlatıyor.

Pin Drinks aslında bir içecek markasından çok bir ruh halini temsil ediyor gibi. Sizce Pin’in ruhu ne? Bu marka hangi duygudan doğdu?

Bu duygu şekersiz , kalorisiz bir içecek vizyonunun , insan hayatında bir duruş , bir gündelik yaşam imgesi olma ihtiyacından doğdu.

Markalar da insanlar gibi evrim geçirir. Kurulduğu günden bugüne Pin Drinks sizce nasıl “büyüdü”? Hangi dönüm noktaları bu markayı bugünkü haline getirdi?

Bizi biz yapan olgu , insana dokunabilme çabası ve bir içecek tüketiminden çok onların hayatlarının her anında yanında olabilecek bir dost algısı. Bunu hissettirdiğimiz için markamızın büyüdüğünü düşünüyorum.

Markayı yöneten bir CEO olarak değil, bir yaratıcı olarak düşündüğünüzde, sizi en çok ne motive ediyor: keşfetmek mi, dönüştürmek mi, ilham vermek mi?

Gençlerle birlikte olup ,  “ yapılmayanı yap “ sloganının hakkını verme dürtüsü sanırım.

Yenilikçi bir marka yaratmak cesaret ister. Pin Drinks’in tarihinde “herkesin risk dediği ama sizin inandığınız” bir karar var mıydı?

Tabiki , çok fazla var ama sanırım en önemlisi , kimse 1 hafta sonra içeceği internetten sipariş vermez diye düşünenlere inat , ilk lansmanımızı oradan yapıp , ilk milyonumuzu da oradan satmak.

Günümüz tüketicisi artık markalarla duygusal bağ kurmak istiyor. Pin Drinks insanlara sadece “tat” olarak değil, “his” olarak ne vaat ediyor?

Evde , yolda , kaldıkları otelde , gittikleri benzinlikte , oturdukları cafede hep onlarla aynı düşünen bir marka olmayı vaat ediyoruz.

Bir markayı büyütmek kadar kimliğini korumak da zor. Pin Drinks büyürken “ruhunu kaybetmemek” için nelere dikkat ediyorsunuz?

Vaatlerimizi gerçekleştirmek ve tüketicilerimize ruhen dokunmayı bırakmamak bizim anayasamız. Ayrıca gençlerle olup onlara gerçekten değer veren bir marka  olmak ta  bizim için çok çok önemli.

Bazen büyük hikayeler değil de küçük detaylar markayı marka yapar. Pin Drinks’in bugünkü kimliğini şekillendiren, dışarıdan fark edilmeyen ama sizin için çok önemli olan o küçük şey ne?

Yapılmayanı yapacağımıza inanmak.sektöre farklı bir soluk getirme inancı.

Pin Drinks’i bugün geleceğin içecek markası olarak nasıl görüyorsunuz? Bundan 10 yıl sonra, sektör nasıl evrim geçirmiş olur; Pin bu evrimde nasıl konumlanmış olur?

Hep 10 yıl sonrasının vizyonunu bugünden yaşayarak 🙂

Continue Reading

Röportajlar

Doç. Dr. Ata Can: “Robotik teknoloji, diz cerrahisinde kişiye özel bir dönemi başlattı.”

Published

on

Diz eklemi, vücudun en hareketli ve aynı zamanda en karmaşık yapılarından biri olarak günlük yaşamda büyük önem taşıyor. Ancak yaşın ilerlemesiyle birlikte dizdeki kıkırdak yapılar zamanla yıpranabiliyor, aşınabiliyor ve bu durum ciddi eklem rahatsızlıklarına yol açabiliyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ata Can, robot destekli sistemlerle gerçekleştirilen bu modern cerrahi yöntemin hastalara sağladığı avantajlar hakkında bilgiler verdi.

“Robot destekli cerrahi, diz ekleminin anatomik yapısını üç boyutlu olarak analiz ediyor. Bu sayede protez yerleşimi hastanın kendi diz yapısına birebir uyumlu olacak şekilde planlanabiliyor. Hedefimiz, hastanın ameliyat sonrası doğal yürüyüş biçimine ve yaşam konforuna en kısa sürede kavuşmasını sağlamak.”

Cerrahide “kişiye özel” dönem başladı

Robotik sistem, ameliyat öncesi yapılan detaylı tomografi ve ölçümlerle hastaya özel bir yol haritası çıkarıyor. Bu plan doğrultusunda robot, cerrahın rehberliğinde kemiği en uygun açı ve derinlikte keserek protezi yerleştiriyor.

Doç. Dr. Ata Can, bu sürecin avantajlarını: “Her hastanın diz yapısı farklıdır. Robotik sistem sayesinde bu farklılıkları milimetrik olarak dikkate alabiliyoruz. Böylece hem protezin ömrü uzuyor hem de hasta daha kısa sürede ağrısız bir şekilde ayağa kalkabiliyor. Geleneksel yöntemlerde görülebilen yanlış açılı yerleşim gibi riskler ise en aza iniyor” şeklinde özetliyor.

Kısa sürede günlük hayata dönüş

Robotik diz protezi operasyonu geçiren hastaların büyük kısmının ameliyattan sonraki ilk 24 saat içinde yürümeye başladığını belirten Doç. Dr. Ata Can, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bu teknolojinin en önemli avantajlarından biri de iyileşme hızıdır. Doğru açılarla yerleştirilen protez, hastaya daha stabil bir diz yapısı kazandırır. Bu da hem ağrı şikayetlerinin azalmasını hem de fizik tedavi sürecinin daha verimli geçmesini sağlar.”

Geleceğin standart tekniği olacak

Robotik cerrahinin yalnızca ileri teknolojiye sahip merkezlerde uygulanabildiğini belirten Doç. Dr. Ata Can, yakın gelecekte bu yöntemin diz protezi ameliyatlarında altın standart haline geleceğini vurguluyor:

“Cerrahın tecrübesiyle robotun hassasiyetini bir araya getiren bu sistem, hasta memnuniyetini en üst seviyeye çıkarıyor. Bugün geldiğimiz noktada robotik diz protezi, sadece bir cerrahi yenilik değil; hastaların yaşam kalitesini yeniden tanımlayan bir devrimdir. 

Continue Reading

Röportajlar

Hermanas Hair & Makeup ile Gelin Makyajında Kusursuz Güzelliğin Sırrı

Published

on

Hayatınızın en özel günlerinden birine hazırlanırken güzelliğinizin ışığının sönmemesi için bilinçli tercihler yapmak şart. O günü, zamanı durduran bir zarafet anına dönüştüren şey ise sanatla dokunulmuş bir his yaratmaktan geçiyor. İşte, bu ışıltılı dünyaya imzasını atmış bir marka: Hermanas Hair & Makeup.

Her gelini en iyi haliyle görmek için yola çıkan markanın kurucuları Pamuk Gürbüz Şengil, Çiğdem Gürbüz Gültekin, Filiz Gürbüz Karaman ve Deniz Gürbüz Akpolat kusursuz güzellik anlayışının ardındaki ustalığı, yaratıcı sürecini ve gelin adayı adaylarına verdiği tavsiyelerini paylaştılar…

“Her fırça darbesi, bir aşk hikayesinin kalbine dokunuyor”

Gelin makyajının lüks sadeliğini modern güzelliğin doğal ışıltısı ile buluşturan Hermanas’ın kurucularından Pamuk Gürbüz Şengil ve Çiğdem Gürbüz Gültekin her gelinin hikayesini kendi dokunuşları ile yeniden yazıyor.

Çünkü ona göre kusursuz güzellik filtrelerle değil, özgüvenle parlayan bir sadelikle başlıyor. “Bir gelin, kendini en güzel hissettiği anda zaten ışıltılıdır,” diyor Akpolat. “Bizim görevimiz o ışıltıyı yalnızca görünür kılmak.”

Estetik evrimden ilham alıyor: Hermanas Hair & Makeup

Deniz Akpolat, güzelliğin “standart kalıplar” ile sınırlandırılamayacağını söylüyor. Ona göre, gelin makyajı trendlerle birlikte evriliyor. Ama özünde, kadının kendi ışığını kavraması yatıyor. “Benim için her gelin, yüzüne yakışacak en güçlü versiyonudur. Trendler gelip geçer; ama kişiyi bilen, tenini, duruşunu ve stilini kavrayan bir makyaj her döneme dayanır.”

Marka, yalnızca gelin makyajı ve saçı hizmeti vermekle kalmıyor, gelin adaylarını birer yolculuğa çıkarıyor. Cildin optimize edilmesi, doğru ışıkta duruş, gelin konsepti ile uyumlu ton seçimi gibi öğeler, süreç boyunca ele alınıyor.

Markanın Instagram sayfasında “Hermanas Gelini” etiketi ile sıkça paylaşılan örneklerden izlemek mümkün. Hem modern hem romantik dokunuşlarla birleşen gelin makyajı ve saçlar gerçekten göz alıcı: https://www.instagram.com/hermanashairmakeup/

Gelin makyajında kusursuz makyajın 5 altın kuralı

Hermanas Hair & Makeup’ın uzun yıllara yayılan tecrübesi ile işte mükemmel gelin makyajı reçetesi…

  1. Makyaj öncesi hazırlık

Makyaja başlamadan önce amaç, cildin nefes almasını sağlamak ve cilt dokusunu dengelemektir. Bu aşamada hafif bir peeling ve doğru nemlendirme, makyajın alt yapısının anahtarıdır.

  • Katmanlı hafif yapı

Ağır kapatıcılarla değil, şeffaf dokunuşlar ile kusur gizleme yaklaşımı benimsenmeli. Uygulama olarak; ince yapıdaki fondöten ve bölgesel kapatıcı ile en doğal sonuçlar elde edilebilir.

  • Işık ve gölge dengelemesi

Bu aşamada amacımız, yüz hatlarını şekillendirmek ama “cakey” görünmemek olmalı. “Bunun için de soft bir kontür ve glow vurgular ile yüz okuması dengelenmeli” diyor Akpolat.

  • Gelin makyajında göz makyajı

Gelin makyajında en önemli aşamalardan biri göz makyajıdır. Gelin konsepti ile bağlantılıdır; romantik, klasik, modern… Uygulama aşamasında mat tonlar, saten geçişler, ışık vurgusuna dikkat edilmeli ve simli yoğun efektten kaçınmalı.

  • Kalıcılık ve dayanıklılık

Söz konusu gelin makyajı olduğunda düğün boyunca ter, ışık ve duygusal anların yaşanacağı unutulmamalıdır. Bu aşamada, sabitleyici spreylere yer vermek ve cilt tipi ile uyumlu ürünler seçmek önemlidir.

Filiz Gürbüz Karaman, bu prensipleri uygularken gelin adaylarının yüz hatlarına, ten alt tonuna, gelinliğin kumaşına ve düğün temasına dikkat ettiklerini vurguluyor. “Gelin, aynada kendini tanımalı. Amacımız, o büyülü gecede onu başrol yapmaktır” diyor.

Continue Reading

EN ÇOK İNCELENEN