Röportajlar

Doğuş, Yenilik, Enerji : Fidan Aydın Ünlü

Published

on

Aslında “Sunrise” kelimesi benim için sadece bir isim değil, bir başlangıç duygusuydu. Yeni bir güne, yeni bir fikre, yeni bir fırsata inanmak… O enerjiyi anlatan bir sözcük arıyordum. Dijital pazarlama dünyası çok hızlı değişiyor; ben de bu değişime ışık tutan, markaları yeniden doğuşa hazırlayan bir ajans kurmak istedim. Yani Sunrise Global Dijital Pazarlama Ajansı, sadece bir iş fikrinden değil, yenilenme tutkusundan doğdu.

Müşteri beklentileri ile ajansın yaratıcı vizyonu arasında dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

Empatiyle başlıyor. Müşteriyi dinlemek, onun markasına bizim kadar sahip çıkmak gerekiyor. Ancak aynı zamanda ajansın vizyonunu da korumalıyız; çünkü biz markanın stratejik yol arkadaşıyız. Ben her zaman “müşteri ne istiyor?” sorusunun yanına “marka neye ihtiyaç duyuyor?” sorusunu da eklerim. Bazen müşteriyle aynı noktaya gelmek zaman alabiliyor ama o süreçte güven oluşuyor. Denge; vizyonu dayatmadan, ama inandığın yaratıcı çizgiden de ödün vermeden kuruluyor.

Bir markayı yönetmek ile bir ekibi yönetmek arasındaki fark sizce nedir?

Bir markayı yönetmek dışa dönük bir süreçtir; strateji, rekabet, hedef kitle gibi unsurlarla ilgilenirsiniz. Ama bir ekibi yönetmek tamamen içe dönüktür; duygularla, motivasyonla, güvenle ilgilidir.

 Fidan Aydın Ünlü

Artık sadece “görünür olmak” yetmiyor; doğru yerde, doğru şekilde görünmek gerekiyor. Trendler sürekli değişiyor ama insanların duyguları, beklentileri o kadar da değil. Bir marka ancak samimi bir hikaye anlatıyorsa kalıcı olur.Fidan Aydın Ünlü

Bugün yeniden başlasaydınız, yine aynı yoldan mı giderdiniz yoksa bambaşka bir alana mı yönelirdiniz?

Markaya yön verirken veriye ve sezgiye ihtiyaç duyarsınız, ekibe yön verirken ise empatiye ve iletişime. Benim için en büyük fark şu: Bir markayı stratejiyle, bir ekibi ise kalple yönetirsiniz. Ve uzun vadede başarıyı getiren şey, o kalpten gelen bağlılıktır.

Bir gününüzü kamera gibi izlesek, sabah ilk işten akşam son ana kadar bizi neler beklerdi?

Güne erken başlarım; sabah saatleri benim için hem en sessiz hem de en yaratıcı zamandır. Ofise geldiğimde enerjim yüksek olur çünkü ekip arkadaşlarımla fikir alışverişi yapmayı çok severim.

Günün büyük kısmı müşteri toplantıları, kampanya değerlendirmeleri ve yeni projelerin fikir süreçleriyle geçer. Ama benim için en keyifli anlar, ekip içinde doğan spontane fikirlerin gerçeğe dönüştüğü anlardır.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

EN ÇOK İNCELENEN

Exit mobile version