Seyahat

Risklere Rağmen, Lüks Denizaltı Maceraları Büyük İlgi Görüyor

Published

on

Su altı gezilerine olan ilgi ciddi anlamda artarken; kruvaziyer gemi şirketleri, macera sunmak için denizaltı aracı başına 4.4 Milyon dolar değerinde bir harcama yapıyor…

Lüks keşif gezileri, ziyaretçilerini henüz “uzay” götürmese de, Dünya’nın son sınırı olan okyanusu keşfetmek için bir seçenk olabilir. Scenic Neptune II adı denizaltı aracı, aralarında Scenic, Seabourn ve Viking’in de bulunduğu lüks yolcu gemisi operatörleri tarafından sunulan bir dizi farklı denizaltı ve denizaltı gezi aracından sadece biri.

Bu denizaltılar, 6-8 kişiden oluşan küçük grupları, genellikle 30-45 dakika süren dalışlar ile okyanusun 100-300 metre altına kadar götürebiliyor. Yolculuklar, kişi başı 1000 Dolar gibi rakamlardan başlıyor ancak bazı misafirler, müsaitlik varsa aynı gemide iki kez rezervasyon yaptırmak istediğini belirtiyor. Aslında bu rakamlar, denizaltıların yaklaşık 4,4 milyon dolara satıldığı düşünüldüğünde çok cüzi kalıyor.

Aynı dalış bölgesine kelimenin tam anlamıyla iki, üç, dört kez gidebilirsiniz ve her seferinde farklı bir deneyim yaşayabilirsiniz…

Haziran 2023’te meydana gelen Titan denizaltı faciasının anısı hâlâ tazeliğini koruyor. Bu nedenle kruvaziyer dalgıç operatörleri, okyanus tabanının 12.500 feet altındaki enkazı görüntülemeye çalışan Titan ile sundukları gezi seferleri arasındaki büyük farklara dikkat çekmek istiyorlar.

Seabourn’un Keşif Gezilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Robin West, dünyanın dört bir yanındaki insanların Titan’ın patladığını öğrendiği gün Grönland açıklarında şirketinin gemilerinden birindeydi.

West, ekibinin o gün 40 misafiri dalgıçlarla aşağıya indirdiğini ve kimsenin endişeli görünmediğini söylüyor. Seabourn ile dalış yapmanın maliyeti kişi başına 1000 ile 1500 dolar arasında değişiyor.

Denizaltılar, eğitimli pilotlar tarafından kullanılıyor

Misafirler, denizaltılar hakkında çok fazla şey bilmedikleri için endişeli olabiliyor. Ancak, aslında denizaltında olmanın, uçakla Paris’e uçmak veya bir uzay gemisiyle Mars’a gitmeye çalışmak gibi bir şey olduğu belirtiliyor.

Her bir denizaltı eğitimli bir pilot tarafından kullanılıyor ve şirketler denizaltıları düzenli olarak denetleyip yeniden sertifikalandırıyor. Gemide, insanları günlerce hayatta tutan yaşam destek sistemlerinden, denizaltıyı otomatik olarak yükselten bir “şalter”e,  gerektiğinde bir denizaltıyı çekmek için kabloları bağlayabilen veya dolanırsa kurtarmak için kesici bir alet kolu kullanabilen ROV dronlarına kadar bir dizi sistem ve yedekleme güvenliği mevcut.

Denizaltıların varış noktaları şirkete ve mevsime göre büyük ölçüde değişir ve Antarktika, Grönland ve Kanada’daki Arktik destinasyonlar, Güney Pasifik ve hatta Büyük Göller gibi yerleri içeriyor. Bazı yerler gemi enkazları gibi şeyleri görme fırsatı sunarken, birçoğu su altındaki küçük vahşi yaşamı görüntüleyebilir.

Keşfedilen yerlere bağlı olarak, konuklar genellikle Antarktika krili, mercanlar, deniz yıldızları, kırılgan yıldızlar, deniz kestaneleri, balıklar ve hatta yengeçler gibi daha küçük su altı canlılarını görürler, ancak bazen bazıları penguenler ve hatta foklar gibi daha büyük vahşi yaşamı görebiliyor.

“Bir uzay gemisine binmek gibi” diyor bu denizaltı şirketlerinden birinde üst düzey yönetici olan Robin West. Ve ekliyor: “Aşağı inerken zeminin yavaşça yukarı çıktığını, yumuşak mercanların, süngerlerin ve ahtapotların size doğru geldiğini gördüğünüzde aya iniş yapmış gibi oluyorsunuz… Sanırım karşılaştırılabilecek tek şey bu, yabancı bir gezegene inmek gibi”…

EN ÇOK İNCELENEN

Exit mobile version