Röportajlar
Pin Drinks CEO’su Emre Sever : Bu Duygu Şekersiz
Yeni nesil markaların en büyük gücü; fark yaratmak kadar o farkın arkasında durabilmeleri. Pin Drinks, tam da bunu yapıyor.
– Pin Drinks aslında bir içecek markasından çok bir ruh halini temsil ediyor gibi. Sizce Pin’in ruhu ne? Bu marka hangi duygudan doğdu?
Bu duygu şekersiz , kalorisiz bir içecek vizyonunun , insan hayatında bir duruş , bir gündelik yaşam imgesi olma ihtiyacından doğdu.
– Markalar da insanlar gibi evrim geçirir. Kurulduğu günden bugüne Pin Drinks sizce nasıl “büyüdü”? Hangi dönüm noktaları bu markayı bugünkü haline getirdi?
Bizi biz yapan olgu , insana dokunabilme çabası ve bir içecek tüketiminden çok onların hayatlarının her anında yanında olabilecek bir dost algısı. Bunu hissettirdiğimiz için markamızın büyüdüğünü düşünüyorum.
– Markayı yöneten bir CEO olarak değil, bir yaratıcı olarak düşündüğünüzde, sizi en çok ne motive ediyor: keşfetmek mi, dönüştürmek mi, ilham vermek mi?
Gençlerle birlikte olup , “yapılmayanı yap“ sloganının hakkını verme dürtüsü sanırsam.
Vaatlerimizi gerçekleştirmek ve tüketicilerimize ruhen dokunmayı bırakmamak bizim anayasamız. Ayrıca gençlerle olup onlara gerçekten değer veren bir marka olmak ta bizim için çok çok önemli. – Emre Sever

– Yenilikçi bir marka yaratmak cesaret ister. Pin Drinks’in tarihinde “herkesin risk dediği ama sizin inandığınız” bir karar var mıydı?
Tabiki , çok fazla var ama sanırsam en önemlisi, kimse 1 hafta sonra içeceği internetten sipariş vermez diye düşünenlere inat, ilk lansmanımızı oradan yapıp, ilk milyonumuzu da oradan satmak.
– Günümüz tüketicisi artık markalarla duygusal bağ kurmak istiyor. Pin Drinks insanlara sadece “tat” olarak değil, “his” olarak ne vaat ediyor?
Evde, yolda, kaldıkları otelde , gittikleri benzinlikte, oturdukları cafede hep onlarla aynı düşünen bir marka olmayı vaat ediyoruz.
– Bir markayı büyütmek kadar kimliğini korumak da zor. Pin Drinks büyürken “ruhunu kaybetmemek” için nelere dikkat ediyorsunuz?
Vaatlerimizi gerçekleştirmek ve tüketicilerimize ruhen dokunmayı bırakmamak bizim anayasamız. Ayrıca gençlerle olup onlara gerçekten değer veren bir marka olmak ta bizim için çok çok önemli.
– Pin Drinks’in bugünkü kimliğini şekillendiren, dışarıdan fark edilmeyen ama sizin için çok önemli olan o küçük şey ne?
Yapılmayanı yapacağımıza inanmak.sektöre farklı bir soluk getirme inancı.
– Bundan 10 yıl sonra, sektör nasıl evrim geçirmiş olur; Pin bu evrimde nasıl konumlanmış olur?
Hep 10 yıl sonrasının vizyonunu bugünden yaşayarak 🙂
Röportajlar
Kendim Kalarak Büyüyebilmek : Şeyda Özdemir
Küçüklüğümden beri adaletin gücüne hayranlık duyarak avukat olmayı hayal ettim ve bugün geriye baktığımda bu ideallerin yolumu ne kadar doğru çizdiğini görmek bana güç veriyor. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum; kurumsal deneyimlerimin ardından kendi hukuk ve danışmanlık ofisimi kurarak e-ticaret, teknoloji, iş ve ticaret hukuku alanlarında gerçek kişilere ve şirketlere danışmanlık veriyor, dava süreçlerini yürütüyorum.
Müvekkillerime yalnızca hukuki çözümler değil, güven ve yol göstericilik sağlamayı önemsiyorum. 2025’te JCI Culture Başkanı olarak hem liderlik yolculuğuma hem de topluma değer katma misyonuma odaklanıyor; JCI’ı vizyonu büyüten gerçek bir liderlik okulu olarak görüyorum. Bugün, çocukluk hayalimin bir mesleğin ötesine geçip yaşam amacıma dönüştüğünü hissediyorum.
Sektörünüzü en temelden sarsacak ve iş yapış şekillerini kalıcı olarak değiştirecek tek bir trend veya teknoloji ne olacak?
Yapay zekâ, risk analizi, sözleşme taraması ve dava stratejisi gibi süreçleri hızlandırarak hukuk ekosistemini dönüştürüyor. Ancak teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, adalet duygusu ve etik sezgi insanın yerini alamaz. Hukukun merkezinde daima insan olacak.
Sizin için gerçek başarı nedir?
Başarıyı yalnızca finansal sonuçlara indirgemiyorum. Benim için başarı; güven inşa etmek, etik duruşu koruyarak büyümek ve ürettiğin değerin gerçekten insanlara dokunabilmesiyle anlam buluyor.

Benim için en büyük başarı, “kendim kalarak büyüyebilmek.” Ne olursa olsun insan olarak gelişmek, güçlenirken şefkati kaybetmemek, çalışırken yaşamın güzelliklerini ıskalamamak, başarırken ruhu da beslemek… – Şeyda Özdemir
Bugünün trendlerinden hangisinin 5 yıl sonra tamamen kaybolacağını düşünüyorsunuz?
Son yıllarda sosyal medya “hızlı başarı” illüzyonu yaratsa da gerçek başarı uzun vadeli emek, deneme-yanılma ve sabır gerektiriyor. Parlak hikâyelerin arkasında yıllar süren çaba olduğunu unutan bir toplum oluştu, ancak bu algının yakında dengeye oturacağına inanıyorum. Önümüzdeki dönemde sahicilik, istikrar ve azmin yeniden değer kazanacağı bir süreç bizi bekliyor. Gerçek başarının bir gecede parlamak değil, her gün istikrarla üretmek olduğunu görüyoruz; bu nedenle gelecek, vazgeçmeyenlere ve değer katanlara ait olacak.
Bir lider olarak zamanınızı en çok neye harcıyorsunuz ve aslında en çok neye harcamanız gerektiğini biliyor musunuz? Bu iki durum arasındaki farkı nasıl yönetiyorsunuz?
Günlük çalışma düzenim sözleşme süreçleri, hukuki strateji ve müvekkil iletişimi üzerine kurulu; bu nedenle zaman yönetimi, planlama ve sistemli çalışmak mesleğimin temelini oluşturuyor. Avukatlık yalnızca kanun maddelerinden ibaret değil; güçlü iletişim, doğru network ve güven inşa etmek de başarının ana unsurları. Bu noktada JCI’ın bana kazandırdığı liderlik vizyonu, stratejik düşünme ve geniş networkü çok değerli buluyorum. Gerçek liderliğin strateji, inovasyon ve doğru önceliklendirmeyle mümkün olduğuna inanıyor; zaman bloklama ve etkili delegasyonla bu dengeyi kuruyorum.
Röportajlar
Sağlam Temellerde Yapılar : Muhammet Ali Öz
1975 Karabük doğumluyum. Liseye kadar olan eğitimimi memleketimde tamamladıktan sonra, Trakya Üniversitesi Gümrük İşletme Bölümü’nde üniversite eğitimime devam ettim. Ardından iş hayatım 1993 yılında İstanbul’da başladı. Çalışırken eğitimimi sürdürdüm; İşletme Fakültesi’ni tamamladıktan sonra Los Angeles International University’de Master of Business Administration (MBA) eğitimimi bitirdim.
1998 yılında şirketleşme sürecine geçerek işveren tarafında yer almaya başladım. Bugün Gümrük Müşaviri olarak, aynı zamanda Dış Ticaret Danışmanlığı faaliyetleri de yürüten Oskar Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetleri Ltd. Şti.’nin Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü olarak görev yapmaktayım.
Firmamız; dış ticaret yapan şirketlere gümrük müşavirliği hizmetleri sunmakta, yurt içi ve uluslararası lojistik faaliyetleri kapsamında IATA akreditasyonu ile hava yolu, forwarding olarak kara, deniz ve demir yolu taşımacılığını gerçekleştirmektedir. Ayrıca Transit Ticaret kapsamında T1-T2 teminat ve operasyonlarını yürütmekteyiz. Devlet teşvikleri ve destekleri alanında ise; Yatırım Teşvik Belgesi, Dahilde İşleme İzin Belgesi (DİİB), OKSB, YYS belge süreçleri ile Ticaret Bakanlığı destek programlarının takibi ve alınması konularında danışmanlık hizmeti vermekteyiz.
Sektörünüzü en temelden sarsacak ve iş yapış şekillerini kalıcı olarak değiştirecek trend veya teknoloji nedir?
Tek bir kelimeyle: Yapay Zekâ (AI).
Gelişen teknolojinin en etkili gücü olarak, süreç yönetiminden veri analizine kadar her alanda iş yapış biçimlerini kökten değiştirecektir.

Bizim için başarı; müşteriye doğru bilgiyle, uygun maliyet ve en kısa sürede sonuç sunabilmektir. “Lojistikte zaman, işleyen değil; istenen zamanı yakalayabilmektir.”
Muhammet Ali Öz
Bir lider olarak zamanınızı en çok neye harcıyorsunuz?
En çok zamanımızı, ülkemizde sıkça değişen mevzuat ve yasal düzenlemelere ayırıyoruz. Neredeyse her gece yayımlanan Resmî Gazete’yi okumadan uyumadığımız bir meslek hayatımız var. Bu kadar sık değişen mevzuatlar, uzun vadeli planlamayı zorlaştırsa da; biz bu belirsizliği avantaja çevirmek için yapay zekâ tabanlı takip ve analiz sistemleri geliştiriyoruz.
Bugünün trendlerinden hangisi 5 yıl sonra kaybolacak?
Altyapısı zayıf, sadece popülerlik üzerine kurulu ve çağa uyum sağlayamayan tüm trendler kaybolacaktır. Sadece sağlam temellere dayalı yapılar ayakta kalır.
Yapay zekânın mesleğinizde insanı asla ikame edemeyeceği alan hangisidir?
Yapay zekâdan faydalanıyor olsak da, insanı asla tamamen ikame edemeyeceğine inanıyorum. Çünkü insanda; akıl, muhakeme, yorumlama, sezgi ve tecrübe vardır. Bu beş unsur hiçbir algoritmayla birebir taklit edilemez
Türkiye’de bu alanda yapılması gereken ilk şey nedir?
Gümrük müşavirliği ve lojistik sektöründe fuar ve etkinlikler artıyor, bu olumlu bir gelişme. Ancak uluslararası taşımacılıkta yaşanan operasyonel sorunların hızlı çözümü konusunda hâlâ eksiklikler mevcut. Uzun vadeli, dijital altyapı destekli, kurumsal çözüm platformları oluşturulması gerekiyor.
İş dünyasında “başarı” uğruna en çok ne kaybediliyor?
En çok kaybedilen şey, hayaller ve kendinize ayırdığınız zaman oluyor.
Oysa ben, her zaman hayallerimin peşinden giderek bugüne geldim.
Hayal kurmaktan vazgeçmeyin; üzerine çalıştığınızda, bir gün o hayallerin gerçeğe dönüştüğünü göreceksiniz. Kendinize işinizin dışında zaman ayırın.
Röportajlar
Doğuş, Yenilik, Enerji : Fidan Aydın Ünlü
Aslında “Sunrise” kelimesi benim için sadece bir isim değil, bir başlangıç duygusuydu. Yeni bir güne, yeni bir fikre, yeni bir fırsata inanmak… O enerjiyi anlatan bir sözcük arıyordum. Dijital pazarlama dünyası çok hızlı değişiyor; ben de bu değişime ışık tutan, markaları yeniden doğuşa hazırlayan bir ajans kurmak istedim. Yani Sunrise Global Dijital Pazarlama Ajansı, sadece bir iş fikrinden değil, yenilenme tutkusundan doğdu.
Müşteri beklentileri ile ajansın yaratıcı vizyonu arasında dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
Empatiyle başlıyor. Müşteriyi dinlemek, onun markasına bizim kadar sahip çıkmak gerekiyor. Ancak aynı zamanda ajansın vizyonunu da korumalıyız; çünkü biz markanın stratejik yol arkadaşıyız. Ben her zaman “müşteri ne istiyor?” sorusunun yanına “marka neye ihtiyaç duyuyor?” sorusunu da eklerim. Bazen müşteriyle aynı noktaya gelmek zaman alabiliyor ama o süreçte güven oluşuyor. Denge; vizyonu dayatmadan, ama inandığın yaratıcı çizgiden de ödün vermeden kuruluyor.
Bir markayı yönetmek ile bir ekibi yönetmek arasındaki fark sizce nedir?
Bir markayı yönetmek dışa dönük bir süreçtir; strateji, rekabet, hedef kitle gibi unsurlarla ilgilenirsiniz. Ama bir ekibi yönetmek tamamen içe dönüktür; duygularla, motivasyonla, güvenle ilgilidir.

Artık sadece “görünür olmak” yetmiyor; doğru yerde, doğru şekilde görünmek gerekiyor. Trendler sürekli değişiyor ama insanların duyguları, beklentileri o kadar da değil. Bir marka ancak samimi bir hikaye anlatıyorsa kalıcı olur. – Fidan Aydın Ünlü
Bugün yeniden başlasaydınız, yine aynı yoldan mı giderdiniz yoksa bambaşka bir alana mı yönelirdiniz?
Markaya yön verirken veriye ve sezgiye ihtiyaç duyarsınız, ekibe yön verirken ise empatiye ve iletişime. Benim için en büyük fark şu: Bir markayı stratejiyle, bir ekibi ise kalple yönetirsiniz. Ve uzun vadede başarıyı getiren şey, o kalpten gelen bağlılıktır.
Bir gününüzü kamera gibi izlesek, sabah ilk işten akşam son ana kadar bizi neler beklerdi?
Güne erken başlarım; sabah saatleri benim için hem en sessiz hem de en yaratıcı zamandır. Ofise geldiğimde enerjim yüksek olur çünkü ekip arkadaşlarımla fikir alışverişi yapmayı çok severim.
Günün büyük kısmı müşteri toplantıları, kampanya değerlendirmeleri ve yeni projelerin fikir süreçleriyle geçer. Ama benim için en keyifli anlar, ekip içinde doğan spontane fikirlerin gerçeğe dönüştüğü anlardır.
-
Röportajlar9 ay agoSerpil Süzen ile Güç ve Denge Üzerine
-
Eğitim8 ay agoPinokyo Akademi: Nostalji ve Modern Eğlencenin Buluşma Noktası!
-
Röportajlar6 ay agoSerdar Akbaş ile Spark Group’un Yolculuğu
-
Röportajlar9 ay agoYola Çıkmak: Ömer Çınğı
-
Röportajlar2 ay agoHermanas Hair & Makeup ile Gelin Makyajında Kusursuz Güzelliğin Sırrı
-
Röportajlar7 ay agoBekir Epsileli Hakkında Soruşturma Talebine Savcılıktan Ret
-
Yeme- İçme8 ay agoTürk Tatlı Zinciri Iceberry Cafe, Avrupa ve Orta Doğu’da Hızla Yayılıyor
-
Röportajlar7 ay agoLinyi ile İstanbul Arasında Büyük Buluşma
